Safranbolu Amasra Kültür Eğitim Gezisi – Ekim 2018
Kültür tarihimiz açısından gerek mimarisiyle gerek sıcacık, içten ve samimi yaşayış tarzıyla ALKEV Anadolu ve Fen Lisesi öğrencilerimizin gezip görmesinde büyük fayda gördüğümüz Safranbolu- Amasra gezimiz için akşam saatlerinde okulumuzun bahçesinden hareket ettik. Küçük molalarla zenginleştirdiğimiz gece yolculuğumuzun ardından Safranbolu’ya varınca ilk uğrak noktamız tarihî İmren Lokumları üretim ve sunum yeri oldu. Burada yaptığımız kahvaltının ardından öğrencilerimizle bölge ile ilgili yapılan sunumu büyük bir zevkle izledik ve bölge hakkında bir ön bilgi sahibi olduk. Ardından Safranbolu’ya gelip de lokum almadan gitmek olmaz, diyerek Safranbolu’nun meşhur lokumlarından hem tattık hem de sevdiklerimize hediye aldık.
Öğrencilerimizle program dâhilinde görmeyi planladığımız tarihî Kaymakamlık binasını ziyaret ettik. Bina alanına inşa edilmiş minyatür saat kulelerini gördük. Tur rehberimizden ülkemize saat kulelerinin girişi ile ilgili bilgilendirici bir sunum dinledik. Kaymakamlık binası ziyaretinin ardından Cinci Han, Yemeniciler Arastası, Akçasu Kanyonu, İzzet Paşa Camii, Demirciler Çarşısı, Köprülü Mehmet Paşa Camii ve daha birçok tarihî yapıyı ziyaret ettik. Bu tarihî yapıları görmek ve bunlarla ilgili hikâyeleri dinlemek hepimizi çok etkiledi. Şaşkınlıkla karışık bir hayranlık duygusuyla Safranbolu Çarşısı’nı dolaştık. Her köşesi ayrı bir tarih, her taşı ayrı bir hikâye olan bu küçük yerleşim yeri bizlerde bir masalın kahramanıymışız hissini yarattı.
Çarşıda geçirdiğimiz keyifli dakikaların ardından Hızırlık Tepesi’ne geçtik ve oranın hikâyesini dinlerken tüm Safranbolu’yu seyretme fırsatını yakaladık. Hızırlık Tepesi’nin ardından ülkemizin kültür tarihi açısından çok önemli şahısların yetiştiği Yörükler köyüne doğru yola çıktık. Buraya ilk kez gelenler için tatlı bir sürpriz niteliğinde olan Filiz Teyze ile tanıştık. Onun meddah edasıyla anlattığı Yörük kavramı, bu geziden hepimizin edindiği önemli kazanımlardan oldu.
Yörükler köyünden hiç gitmek istemesek de öğle yemeği için Lâti Lokum adlı yine bir lokum üreticisi ve aynı zamanda restoran olan mekâna geçtik. Buradaki işletme sahipleri hepimizle ayrı ayrı ilgilendiler ve bizlere mutfaklarından lezzetli ürünler sundular. Tabii ki oradan da lokum yemeden ayrılmadık.
Attığımız her adımda ağzımızda bıraktığı o lokum tadını bizlere yaşatan Safranbolu, hepimizi güzelliğine ve misafirperverliğine hayran bıraktı. Yemekten sonra konaklamak için Hilton Garden Inn oteline doğru yola çıktık. Otelde dinlendikten ve akşam yemeğini yedikten sonra gün içinde yaşadıklarımızı konuşmak ve uyumak üzere odalarımıza çekildik.
Sabahın ilk ışıkları ile merhaba dediğimiz Safranbolu’ya, otelde yaptığımız zengin kahvaltının ardından veda edip bir başka cennet köşesi olan Amasra’ya doğru yola çıktık. Yeşilin her tonu ile bezenmiş yolculuğumuz sırasında Karadeniz’in eşsiz manzaraları karşısında hepimiz büyülendik. Yol boyunca tur rehberimizin tarihî yapılar, coğrafî yeryüzü şekilleri, arkeolojik kazılar ve daha birçok konuda bizlere anlattıklarıyla yeni bilgiler edinmenin ayrıcalığını yaşadık. Uğrak noktalarımızdan biri olan Kuş Kayası’na çıktık. Buradan da Fatih Sultan Mehmet’in fethini gerçekleştirdikten sonra seyrine çıktığında hayranlığını gizleyemeyip “ Lala Lala! Çeşm-i Cihan bu m’ola? ” sözleriyle ün salmış olan şehrimiz Amasra; Çeşm-i Cihan oldu. Amasra’da hem Osmanlı mimarisini hem de Bizans kalıntılarını görüp efsanevî hikâyeler dinledik. Çeşm-i Cihan’ın çarşısını dolaştık ve bu küçük beldede öğle yemeğimizi -tabii ki bu menüde balık ve meşhur Amasra salatası olmazsa olmazdı- yedik. Öğle yemeğinin ardından bu güzel kentten ayrılmak zor olsa da İstanbul’a dönmek üzere yola çıktık.
Akşam saatlerinde başladığımız gezimiz, yine akşam saatlerinde son buldu. Öğrencilerimiz hem çok keyifli hem de çok eğitici bir etkinliğin içinde yer almaktan büyük mutluluk duydular.