09 Eylül Pazartesi Paylaşımı “Dünyada Bir İlk: Eşekle Gezici Kütüphane”
Dünyada Bir İlk: Eşekle Gezici Kütüphane
Bu da Türkiye’ye özgü bir kütüphane masalı… Kahramanımız Mustafa Güzelgöz; liseyi okumamış, kütüphanecilik eğitimi görmemiş ama yenilikçi, yaratıcı, özverili bir kütüphanecidir. İnatçı, bir o kadar da tuttuğunu koparan bir kütüphaneci… Mustafa Güzelgöz, 1921 yılında Ürgüp’te doğar. İlk ve orta öğrenimini Ürgüp’te bitirir. Askerlik hizmetini tamamladıktan sonra İstanbul’a gitmeyi hedefler ama ailesi, onun Ürgüp’te kalmasını ister. Ürgüp’ün o zamanki kaymakamı Fahri Çıvgın’ın teklifiyle 1944 yılının Temmuz ayında 40 lira aylıkla “Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi”ne memur olarak atanır. Öncelikle, kendisinden önce çalışanlar tarafından “Bu basma ve yazma kitaplar okunmaz.” diye bir binanın rutubetli odasına atılan 2300 adet yazmayı depodan çıkarır. Bütün yazmaları, cüzleri tek tek güneşe çıkararak kurutur, tek odalı bir kütüphaneye bunları yerleştirerek gelecek kuşaklara hazırlar.
Kahramanımız Güzelgöz, bir gün başta Ürgüp Kaymakamı olmak üzere birçok memurla bir köye adına “selector” denilen buğday temizleyicisinin açılış törenine gider. Köylüler ayağa kalkıp gelenleri karşılar. Bu sırada herkesin altına bir sandalye verilir; doktora, ziraatçıya, veterinere, sağlık memuruna, ortaokul müdürüne, öğretmene, nüfusçuya… Sonrasında da bir ikram faslı başlar. Köylü tanımadığı Güzelgöz’e bir sandalye bile sunmaz. Bir memur arkadaşı Güzelgöz’le sandalyesini paylaşır.
Güzelgöz, bu olayı yaşadıktan sonra düşünür ve köylüye hak verir. Hürmet edilen, sandalye tutulan, ikramlar sunulan diğer memurların hepsinin bu köylüye az çok bir yararı dokunduğunu düşünür. Doktor, hastalarına bakıyor; öğretmen, çocuklarını okutuyor; veteriner, hayvanlarını iyileştiriyor vb. örnekleri sıralayarak kendisinin de bu köylünün yararına bir şeyler yapıp köylüden bir sandalye alabileceğini düşünür. “İnsan kitaba gideceğine kitap insanın ayağına gelmelidir.” diyen Güzelgöz, yolları olmadığı için şehre gelişi zor olan köylülere kitabı kendisi götürmek ister. Motorlu araçların gitmesinin mümkün olmadığı köylere eşek sırtında kitap götürmeyi planlayarak uygulamaya koyar. Bakanlıktan kadro tahsisi ister, isteği kabul edilir. Güzelgöz, 200 TL’lik kadro için işe alınacak kişinin en az ilkokul mezunu olmasını ve eşeği olması şartını arar.
Başvuranlar arasından Bekir Koca’yı seçer… Köylere kitabı götürecek olan eşekler için sandıklar yaptırır ve her biri 90-100 adet kitap olan iki sandığı eşeğin semerine yerleştirir ve düşer yollara. İlk durağı Karlık köyüdür. Köylünün okuma alışkanlığının oluşması için ilk önce Karacaoğlan, Âşık Garip gibi kitaplar götürür. Daha sonraki zamanlarda halkın yararına olacak tarım, hayvancılık vb. konularda kitaplar bulundurulur. Okuma zevki gelişen köylüler zaman içinde tarihi romanlar, dini kitaplar ve dünya klasiklerini okumaya başlarlar. Özellikle Karain köyünde Balzac okunmaya başlamıştır.
VE MUSTAFA GÜZELGÖZ’E ULUSLARASI ÖDÜL
1963 yılında Amerika’da bütün dünya ülkelerinin yaratıcı insanlarının yarıştığı bir yarışma düzenlenir. Türkiye’nin de yarışmaya aday bildirmesi istenir. Yazı, Devlet Planlama Teşkilatına ulaşır. DPT yetkilileri Güzelgöz’ün yaptığı çalışmaları düşünerek yarışmaya onun katılmasına karar verir. Evrakların yarışma yetkililerine ulaştırılmasından kısa bir süre sonra Amerikan Haberler Merkezinden üç kişi inceleme yapmak üzere Ürgüp’e gelir. Konuklar köyün muhtarını da yanlarına alarak Güzelgöz’ü hiç işe karıştırmadan incelemelere başlarlar. Köyde eşeğin sırtında gitmekte olan köylüyü durdurup ona bir kitap uzatarak kitap okumasını isterler, köylü okumaya başlar. Daha sonra sırasıyla köylü kadınlara, yaşlılara, gençlere kitap uzatırlar ve uzattıkları kitabı kimden okumasını isteseler hep olumlu sonuç alırlar. Bu rapora, inceleme esnasında çektikleri birbirinden ilginç ve güzel fotoğrafı da ekleyerek yarışma jürisine sunarlar.
Yarışma sonuçlanır ve Güzelgöz, “The Lane Bryant Uluslararası İnsanlık Hizmetinde Gönüllü Takdirnamesi”ni alır. Ulusal ve uluslararası basında çıkan yazılar sayesinde kütüphaneye destek yağmaya başlar. Amerikalı bir yardım kuruluşu Ürgüp ve çevresinde yapılan çalışmaları yakından takip eder ve çalışmaları çok sempatik bulur. Modern bir vasıtayla gezici kütüphane çalışmaları gerçekleşsin diye 1960 model yeni bir araç hediye edilir. Hediye edilen araç sayesinde köylere daha rahat gidilir. Aynı zamanda eşek, katır ve atlarla yapılan gezici kütüphane çalışmaları da devam eder. Çok yönlü bir kişilik olan Güzelgöz, Halkevi ve Belediye Başkanlığı da yapar ve yörede halıcılık kursları açar. Günümüze kadar gelen meşhur Ürgüp halılarının oluşmasının temelleri o yıllarda atılır. Bir gün, Ankara’dan bir müfettiş gelir.
Olayı Güzelgöz’den dinleyelim: “Hakkımda şikâyet olduğunu, başka işlerle uğraşıp kendi işimi yapmadığımı, savunmamı yazmam gerektiğini söyledi müfettiş. Onca verilen ödüllerden, takdirnamelerden sonra böyle bir olaya çok üzüldüm. Teslim aldığım kitap sayısını 2300’den 200.000’e çıkardım. Kitaplığı genişletip ikinci katı çıktık. Okur sayısını arttırdık, insaf… Bugüne kadar saklayacak hiçbir şeyim olmadı.” Bu olay üzerine emekliliğini ister “Eşekli Kütüphaneci”. Köyde kendisine bir güzel jübile yapılır. Her hikâyenin sonu olduğu gibi bu masalın da bir sonu var. Kahramanımız Mustafa Güzelgöz, 84 yaşında solunum yetmezliğine bağlı kalp rahatsızlığından 17 Şubat 2005 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Unutulmaması ve bıraktığı okuma heyecanının hiç solmaması dileği ile…
Kaynak: Eşekli Kütüphaneci, Fakir-Işık Baykurt