1 Kasım Pazartesi Paylaşımı “Atatürk ve Cumhuriyet”
“Atatürk ve Cumhuriyet”
Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet
Sevgili Ata’m,
Kendi kalemin ile ulusal hayatı bitmiş sanılan bir milletin bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve teknolojinin en son esaslarına dayanan çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlattığın Nutuk’ta; bu vatanı, bağımsızlığı ve cumhuriyeti bizlere emanet ediyorsun. Emaneti alıyoruz ve tüm kalbimizle koruyacağımıza, sonsuza dek emanetine sahip çıkacağımıza Türk gençliği olarak söz veriyoruz.
Çünkü biz Türk gençliği biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin her karış toprağını sana, silah arkadaşlarına ve aziz şehitlerimizin kanlarına borçluyuz. Biz biliyoruz ki bizim kurtuluş mücadelemiz dünyada eşi benzeri görülmemiş bir bağımsızlık mücadelesidir. Bu mücadele, diğer devletler tarafından hasta adam olarak bahsedilen Osmanlı Devleti’nin ölüm döşeğinden farklı bir kimlikle doğuşunun destanıdır. Avrupa’daki gelişmelere ayak uyduramayan Osmanlı Devleti birçok alandaki gücünü kaybetmeye başlamış, ülke içinde ve dışında çatışmalar oluşmuştu. Bunu fırsat bilen dış güçler Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve devletin sahip olduğu toprakları alabilmek için harekete geçmişti. Sen de Osmanlı Devleti’nin temellerinin çökmüş, ömrünün tamamlanmış olduğunun farkındaydın. O hâlde yapılması gereken neydi? Ya bağımsızlık ya ölüm diye yola çıkmak, tüm halkını bu kutsal mücadeleye inandırarak bütün ve hür bir millet olarak bu günlere gelmemizi sağlamaktı. Sen de yılmadan, ümidini yitirmeden bizler için bu gaye peşinde savaştın. İşte tam da bu sebeple İstiklal Marşı’nın “Hakkıdır hakk’a tapan milletimin İstiklal” sözlerini her dile getirdiğimizde bizim geleceğe umutla bakan gözlerimize yaşlar düşer.
Biz Türk gençliği olarak biliyoruz ki sadece kurtuluş mücadelesinin kazanılması senin için yeterli değildi. Sen uğruna canının feda edecek kadar sevdiğin vatanını halkının desteği ile hasta yatağından kaldırmıştın, şimdi sırada onun gücünü tekrardan tüm dünyaya göstermek vardı. Bunun için başlattığın ilke ve inkılaplar ile milletimizi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkardın, demokratik ve laik ilkeler üzerine yeni bir devlet kurdun. Artık Türk halkının yönetim şekli değişmiş, herkese eşit haklar verilmiş, kadınlarımız toplumda söz sahibi olmuş; harflerimiz, kıyafetlerimiz ve bizi biz yapan daha birçok şey ile güçlü bir devlet olarak yeniden doğmuştuk. İlkelerin daha güçlü bir geleceğe giderken bize ışık tutan yol, inkılapların bu yoldaki kılavuzumuzdur Ata’m. Onlara sonsuza dek sahip çıkacağımıza ve onları yaşatacağımıza söz veriyoruz.
Biz Türk gençliği olarak biliyoruz ki bağımsızlık ve egemenlik bizim baş ilkemizdir. Bir gün tekrar tehlikeye girerler ise, ülke içinde fikir aykırılıkları ve bölünmeler olur ise biz koşul tanımaksızın senin öğrettiğin gibi “bağımsızlık ve cumhuriyet”ini sonsuza dek koruyup kollayacağız. Hiçbir kuvvet bizi bu yoldan döndüremeyecek çünkü bağımsızlık bizim senden devraldığımız karakterimizdir. İstiklalinin ve cumhuriyetin evlatları olarak, havada özgürlük kokusunun yayılışının 98. yılını kutladığımız bu günde, teslim aldığımız emanetini sonsuzluğa taşıyacağımıza söz veriyoruz. Çünkü biz senin izindeyiz, her birimiz birer Atatürk’üz, Atatürkçüyüz; Ata’m.
Türk Gençliği.
Ortaokul Öğrencimiz Mina Kaya, 8-D
“Atatürk ve Cumhuriyet” konulu kompozisyon yarışmasında birinciliği elde etmiştir.
Sönmeyen Işık
Onu düşünün… Sarı saçlarını; umutla bakan mavi, ışık saçan gözlerini hayal edin.
Öyle bir insan var ki dünyada milleti için canı pahasına savaşmış, öyle bir lider var ki feda etmiş her şeyini vatanı ve milleti için. Cumhuriyet için var olmuş Mustafa Kemal’in gözlerinde hiç sönmeyen bir ışık varmış. Gözlerinde bitmeyen bir umut saklıymış. O umudu gördünüz mü hiç?
Hiç gördünüz mü gözlerindeki o sönmeyen ışığı?
O ışık hiç sönmeden nesilden nesle aktarılmakta, o ışık hiç sönmeden hep yanmakta. Çünkü bir parçası millet, bir parçası cumhuriyettir o ışığın. Cumhuriyet kolay kurulmadı. Atlatılan onca zorlu mücadele vardı. Aylarca süren çok büyük savaşlar sonunda kazandığımız bir değerdir cumhuriyet. Eğer şu an bunu okurken gözlerimiz doluyorsa bu Ata’mız sayesinde oluyor. Biz onu canlı bir şekilde göremedik. Eğer o bize cumhuriyetimiz gibi bir değer verdiyse o değere sahip çıkmalıyız. Onun gözlerini her gördüğümde gözlerim doluyor; her hatırladığımda onun yaptığı devrimleri, fedakârlıkları, verdiği mücadeleleri düşmanlara karşı. Ama ben biliyorum ki onu her özlediğimde cumhuriyete sahip çıkarak ve cumhuriyeti severek anabilirim onu.
Büyüdükçe daha da iyi anlıyorum ki Atatürk bizlere cumhuriyeti hiç bitmeyen bir umudu hatırlatmak, gözlerindeki ışıkla karanlıkta kaldığımızda bize bir yol göstermek için bıraktı. Türk gençleri olarak eğer bizim onu andığımızda gözlerimiz doluyorsa unutmak istemiyorsak o gözlerindeki umut dolu bakışlarını; cumhuriyetimizi korumalı, sevmeli ve bugün sahip olduklarımızın kazanıldığı şartları aklımızdan çıkarmamalıyız. Cumhuriyet Atatürksüz, Atatürk de cumhuriyetsiz yaşayamaz. Atatürk’ü yaşatmak için cumhuriyet varsa onu tüm benliğimizle korumalıyız.
Eğer biz bu haklara sahip, özgür bireyler olarak yaşayabiliyorsak bunu cumhuriyete, o umut dolu bakışlara ve tabii ki cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal’e borçluyuz. Hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan o umut dolu gözlerdeki ışık, biz gençler cumhuriyetimize sahip çıkmadığımız gün sönecektir. Bu nedenle o ışığın sönmemesi ve umudun hiç kesilmemesi için cumhuriyetimize, vatanımıza sahip çıkmalıyız.
Ortaokul Öğrencimiz Sude Evren, 7-B
“Atatürk ve Cumhuriyet” konulu kompozisyon yarışmasında ikinciliği elde etmiştir.
Benim Kahramanım,
Her milletin bir hikâyesi, tarihinde unutulmaz bir kahramanı vardır. Bu öyle bir kahramandır ki milletin bağrına yalnız bir kere yerleşti mi bir daha söküp atılamaz. O milletin her bir insanı, kalbinin en güzel yerinde onu saklar ve her çocuk büyüyünce onun gibi bir kahraman olmak ister.
Benim kalbimde yatan kahramanım ise ülkemin ufuklarında özgürlük güneşini bir meşale gibi yakan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Benim kahramanım öyle bir kahramandır ki ülkesinin dört bir köşesi işgal altındayken düşman her yerde kol gezerken bile umudunu yitirmemiş halkına inanmış bu milletin tüm dünyaya karşı nasıl tek bir yürek olacağını ispat etmiştir. Yoksulluk ve sefalet içinde yıllar yılı boğuşan bir halk, küllerinden doğarak vatanına sahip çıkmış ve özgürlüğüne kavuşmuştur. Zengin fakir herkes kanun önünde eşit olmuş, fabrikalar kurulmaya başlanmış, okullar üniversiteler açılmış, tüm halk tek bir vücut gibi çalışmış, ülkemiz kısa zamanda yaralarını sarmıştır. Türk kadınına da dünyanın en medeni milletlerin bile sahip olmadığı haklar getirilmiş, okullarda eğitim görmesi sağlanmış, Türk kadını hak ettiği değeri en sonunda elde etmiştir.
Sevgili Ata’m, en çok da Türk çocuklarına inanmış ve güvenmiş vatanı önce gençlere ve çocuklara emanet etmiştir. Biz çocuklar da her bir karış toprağı Çanakkale‘de, Kurtuluş Savaşı’nda şehit kanlarıyla sulamış ve bu vatan topraklarını sonsuza dek koruyacağına ve ülkesini çağdaş uygarlık düzeyine ulaştıracağına söz vermiştir.
Kan ve gözyaşı, bu topraklarda bir daha yeşermeyecek. Edirne’den Kars’a her birey huzur ve mutluluk içinde gülümseyecektir. Bizler Atatürk’ün fikirlerini, devrimlerini en iyi şekilde anlamaya çalışmalıyız. Bilimin ışığında cehaleti yok etmeli, yıkılmadan, umutsuzluğa düşmeden karşımıza çıkan engelleri aşmalı, Atatürk’ün bize miras bıraktığı bu güzel ülkeye sonsuza dek sahip çıkmalıyız.
Biz çocuklar; bunları yaparken gücümüzü kaybettiğimizi, yorgun düştüğümüzü hissedersek de kalbimizde yatan kahramanı hatırlamalı, ben de bir Atatürk’üm diyebilmeliyiz. İşte o zaman bütün dünya bize karşı da olsa tıpkı atalarımız gibi karşımıza çıkan bütün engelleri aşar. Kimsenin bu milleti yıkamayacağını tüm dünyaya bir kez daha haykırırız.
Ortaokul Öğrencimiz Ece Aşkın, 6-C
“Atatürk ve Cumhuriyet” konulu kompozisyon yarışmasında üçüncülüğü elde etmiştir.