10 Ocak Pazartesi Paylaşımı “Okurken Hatırladıklarımız, Okurken Düşündüklerimiz”
Okurken Hatırladıklarımız, Okurken Düşündüklerimiz
Gazete okuyucuları, sayfalar arasında daha çok ilgilerini çeken yazılar ararlar. Kimi ekonomi kimi siyasi kimi de spor sayfalarını okumaya meraklıdırlar. Kitaplara gelince görebildiğim kadarıyla çoğu, günümüzde çeviri eser okuyor. Birçoğu da bu eserleri telefonlarından dinliyor. Dili sadeleştirilmiş Türk klasikleri de okunan eserler arasındadır. Telefondan kitap okuma yoluna henüz başvurmadım. Yazarların eserlerini dili değiştirilmemiş özgün biçimlerinden okumayı tercih eder; okuduğum her gazeteden, kitaptan ilgili olduğum alan dolayısıyla derlemeler yapar, kelimeleri, deyimleri bir yere not ederim. Derlediklerimin arasında İngilizceden alınmış kelimeler daha fazladır. Birer mecazlı anlatımı olan deyimler en çok dikkatimi çeken dilin söz varlıklarıdır ve Türkçe bu bakımdan zengindir. Her birinin birden çok anlamı vardır. Okurken mazarrat, riyazet, ihzar etmek, taammüm etmek gibi tanıdığım ancak anlamlarını çıkaramadığım kelimelerle karşılaşırım. Şimdi önümüzde bambaşka bir tablo var. İnovasyon, inovatif, ekspertiz, maksimalize, ekskalasyon, paralize, rasyonalize etmek, rasyonel çalışmak, Doğu Akdeniz’de maksimalist talepler gibi kelimelerle karşı karşıyayız. Bütün bunların arasında bir bakıyorum köşe yazarı unutulmaya yüz tutmuş bir deyimi canlandırıp yazısında kullanabiliyor: “Bir şeyi birini aklına getirmek, hiç gereği yokken hatırlatmak” anlamında eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek veya “sinirlenmek, kontrolden çıkmak” anlamında cin atına binmek deyimleri gibi. Arada bir nedenlendirme gibi ilgi çeken kelimelere de rastlıyorum. Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’üne girmemiş olan bu nedenlendirme, nedenlendirmek, nedenlendirilmek kelimeleri yazarın cümlesinde şöyle geçiyor:
Merkez Bankası faiz indirimi olayını nedenlendirmeye çalıştı. Oyun kurucu, bir spor terimi iken bu söz genel dilde oyun kurucu devlet biçiminde kullanılmaya başlandı. Cümle şöyle: Devletin oyun kurucu olarak çok daha güçlü rol almasını bekliyoruz. Dikkatimi çeken bir başka örnek ise fiyatları yukarı çekmek sözüdür. Fahiş fiyat sözünden daha çok kullanılıyor. Zincir marketler, doları tutmaya çalışmak yaşadığımız dönemin başlıca örnekleridir. Okurken karşılaştığım bazı örnekler ise üzüntü vericidir. Bu dil nereye gidiyor, diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Gazetelerin adını vermek istemiyorum. Çark etmek bildiğimiz kelimelerden biridir. Türkçe Sözlük, bu birleşik fiilin 3. anlamını “savunduğu düşüncesinden vazgeçmek” diye verir. Köşe yazarı, gazetesinde bu kavramı geri vites yapmak biçiminde ifade etmiş. Çark, Farsça kökenli bir kelimedir diye mi düşünüyor? Dilde anlamı çeşitlenmiş ve yaygın kullanımı olan bu tür deyimlerden vazgeçemeyiz. Bir günlük gazetede rastlanan tutarsızlık ve ihmal kişinin yetişmesiyle, birikimiyle dil bilinciyle, Türkçeye olan ilgisiyle doğrudan ilgilidir. Türk Dil Kurumunun kurulduğu 1932 yılından bu yana Türkçe kelimeler, ekler öne çıkarılmaya başlanmıştır. Sabote etmek / baltalamak, sübvanse etmek / desteklemek, organize etmek / düzenlemek vb. “Tevellüdü kaç?” günümüzde artık doğum tarihi kaç diye soruluyor. Bu gelişmeler yanında Soğdca kökenli kent, kamu, acun dile girmiş, bunlardan yeni kelimeler türetilmiş. Başka neler olmuş? Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılan duvarın adı bağdadi idi. İş koluyla birlikte kelime de kullanım süresini tamamladı. Devre kelimesine bulunmuş olan dönem kelimesi Cumhuriyet Dönemi sözüne yakışmış ama kapalı devre terimine gelince devre varlığını korumuştur. Bir başka ilgi çekici örnek dönem kelimesine aittir. Kısa devre yapmak sözü, kısa dönem yapmak olmamış, bu örnekte devre yerini korumuştur. Kısa devre askerlik sözünde ise devre, yerini döneme bıraktı. Bunun gibi emniyet için güvenlik, güvenlik şeridi dilde yer ederken emniyet kilidi sözü gözden kaçmıştır. Sonuçta artık dönem, devre, güvenlik, emniyet hepsi dilin malı olurken bu tür tutarsızlıklar da ister istemez yaşanmaktadır. Dilde istizah kelimesine “geniş kapsamlı, soru, araştırma” anlamında gensoru karşılığını bulan Türk insanının o eski duyarlığı bugün zayıflamıştır. Öteki örneklere bakalım. Etmek ve olmak fiilleriyle kullanıma giren entegre olmak, deklare etmek, aranje etmek, legalize etmek sözlerini anlamaya, kullanmaya mahkûm edilmişiz. Karşılaştığımız bazı yabancı kelimelerin anlamını İngilizce sözlüğe bakıp öğrenmeye çalışırken kitapta, gazetede yazarın bunları başka bir anlamda kullandığına tanık oluyoruz. Şimdi karşımızda böyle sorunlar da var. Artık o cümleden bir anlam çıkarmaya çalışıyoruz. Bunlar hep dile ölçüsüzce giren İngilizce kökenli kelimelerden kaynaklanıyor.
Okurken insanı bunaltan kısaltmalardır. Giderek sayıları artıyor. Gazetelerde her gün birkaçına rastladığımız kısaltmaların neyin kısaltması olduğunu öğrenmek zorunda kalıyoruz, öğrenmeden de geçilmiyor, bu kez okuduğumuz haberden veya makaleden gereği gibi bir anlam çıkaramıyoruz.
Yaklaşık 70-80 yıl içinde dildeki bu değişme veya dönüşme bir kültür hadisesidir. Dili yabancı kelimelerden ayıklarken kelimelerin pek çoğu karşılıksız kaldı ve bazıları unutulmaya yüz tuttu. Kelimelerin, terimlerin, deyimlerin her birini gereği gibi takip edemedik. Bu durumu, bu ihmali gizleyemeyiz. O yılların göz nuru eserler birer klasik eser olarak nitelendirilip korunamadı, okutulmadı.
Bu arada en çok merak ettiğim şey Türk Dili dergisinde çıkan yazıların ne düzeyde okunduğudur. Sorduğumda “Okumaya pek vaktim olmadı hocam.” diyenler de az değildir. Gittiğim üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerindeki öğrencilere “Türk Dil Kurumunun çıkardığı Türk Dili dergisinde yazdığım yazıları okuyor musunuz, o yazılar genel ağda da yayımlanıyor, izliyor musunuz?” diye soruyorum. Ancak doyurucu bir yanıt alamıyorum. Öğretmen arkadaşlarımdan, gazetelerde yazıları çıkan bazı dostlardan aldığım yanıtlar da ne yazık ki olumsuz.
(Kısaltılmıştır.)
Kaynak: Hamza Zülfikar, (Türk Dili dergisi, Aralık 2021)