MENÜ

13 Mart Pazartesi Paylaşımı “18 Mart Çanakkale Zaferi”

Zorlu koşullara ve büyük kayıplara rağmen tarihe geçen bir zafer kazandığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi anlamı ve önemi geçmişten günümüze unutulmayacak izler bırakmıştır.

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği bölümü olarak bilinir. Bu savaşlar Türk’ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır.

Kahraman Türk ordusunun Çanakkale Cephesi’nde verdiği mücadele yalnızca Türk tarihinin değil bütün dünya tarihinin akışını etkileyecek derecedeydi. Bu cephede alınan galibiyet dünya ülkelerinin güç dengelerini değiştirmiş ve yüce Türk milletinin belirleyici ve yönlendirici gücünü bir kere daha gözler önüne sermiştir.

Çanakkale Cephesi’nin Anadolu halkına verdiği azim, umut ve kararlılık Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini de ateşlemiştir. Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyet söz konusu olduğunda ne denli kararlı ve kahraman olduğunu sonsuza dek anımsatacak bir “anıtcephe” dir. Çünkü Türk ordusu üstün muharebe taktiklerini, silah gücü bakımından çok üstün bir güce karşı ustalıkla kullanmıştır. Bununla beraber dünya harp tarihi, Çanakkale’de Türk askerinin insancıllığını savaş alanlarında bile yitirmediğine, düşmanına dahi merhamet gösterebildiğine şahit olmuştur.

Çanakkale ile ilgili çok şey anlatılmış, yazılmış ve çizilmiştir. Aslına bakarsanız Çanakkale, bir toplumun yolculuğunda mihenk taşıdır.

Toplumların ve ülkelerin yolculuklarında böyle anlar vardır. Zira bir imparatorluğun küllerinden can bulan yepyeni bir ülke ve bu ülkenin insanları Çanakkale’yi en çok ölerek taçlandırmamış olsalardı ‘‘Kurtuluş Savaşı’’ diye bir savaş belki de tarihte olmayacaktı. Çünkü burada kazanılan zafer aslında bir toplumun kendi cüzi kaderinin kazasında yok olmaya karşı direnişinin var olacağına ilişkin haykırışıydı. Bireyin hayatında nasıl bir dönüm noktası olursa toplumların hayatında da bir dönüm noktası vardı ve Çanakkale, bütün dünyanın şahitlik ettiği işte bu dönüm noktasıydı. Çünkü Anadolu insanı Çanakkale’de kendisine karşı saldıran dünya ülkelerinin moralini bir manada inancını sıfırladı.

Her siperde ayrı bir destan başlatan askerlerimiz, düşmana karşı verdiği mukaddes mücadeleyi zaferle sonuçlandırdığında dünya tarihinin zirve sayfalarına da “Çanakkale Geçilemez!” ilkesini bir daha silinmemek üzere yazdırmıştır.

Milletimiz, mukaddes vatanımızın korunması için canlarını veren şehitlerini ve gazilerini hiçbir zaman unutmayacak; onların bıraktıkları kutsal mirasa, vatanımıza ve bayrağımıza onurla sahip çıkacaktır.

Bugünlere ulaşmamızı sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanın bölünmez bütünlüğü, Türk milletinin huzur ve güvenliği için hayatlarını feda etmekten çekinmeyen aziz şehitlerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz…

Çanakkale Destanı “ARTIK DÜŞMAN DEĞİLSİNİZ”

Andre Lemoine’nin Bir Anısı

18 Martta batan Fransız gemisinden 20 kişilik bir denizci sahile çıkmaya muvaffak olmuştu. Ama karaya ayak bastıkları anda Türk askerlerini de karşılarında buldular. Bu olayı Andre Lemoine şöyle anlatıyor:

“Sahile çıktığımız zaman bitkindik. Bir taraftan üzerimizden akıp giden mermiler, diğer yandan mayınlar… Korkulmayacak gibi değildi. Üstelik şimdi kızgın düşmanla karşılaşmıştık…

Bizi aldılar, ilerideki tepenin hemen ardındaki bir kulübeye götürdüler. İçlerinde subay yoktu… Üzerimizdeki ıslak elbiseleri çıkardık. Bize kaputlarını verdiler. Sobanın başında ısındık. Az bir zaman sonra ekmek ve azık getirdiler. Kendilerinin tayınları olduğu belliydi. Karşılıklı yedik bunları… Çorba ikram ettiler… Düşman değil, müşfik kurtarıcılar gibi davranıyorlardı. Az sonra genç bir teğmen geldi. Güzel Fransızca konuşuyordu.

“Sizin için savaş bitti. Artık düşman değilsiniz. Biz zengin değiliz. Erlerim sizi ancak bu kadar ağırlayabilmişler.” dedi.

Daha sonra bizi aldılar ve Tekirdağ’a götürdüler. Türklerin bu büyüklüklerini unutamam.

Kaynak: Gazeteden alıntıdır.