14 Kasım 2016 Pazartesi Paylaşımı “Dokunmanın Gücü”
Dokunmanın Gücü
Eğer Amerikalı iseniz saatte yaklaşık iki kez dokunursunuz birbirinize. İngiliz iseniz hiç dokunmazsınız! Fransızlar saatte en az 110 kez dokunurlar birbirlerine. Dokunma rekoru, Porto Rikolulardadır. Onlar saatte en azından 180 kez dokunurlar birbirlerine.
İletişim yöntemleri konusunda kültürel farklılıklar olsa da çalışmalar, dokunmanın insanın gelişmesi için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Psikolog Wayne Dennis, kimsesiz çocuklar yurdunda bir grup bebeği her türlü uyarıdan ve dokunuştan uzak tutarak gözlemledi. Çocuklar, yataktan başka bir şey olmayan boş bir odada öylesine yatıyorlardı. Yalnızca bebeklerin altları değişirken birisi bebeklere dokunuyordu. Bir yılın sonunda bebekler altı aylık bebek gelişimindeydiler. Ama işin güzel yanı, bu çocuklar bir sahiplenildikten ve doğal gereksinimleri karşılandıktan sonra hızla yaşıtlarının gelişimini yakalıyorlardı.
İnsan dokunuşu yaşamsal derecede önemlidir. Dokunduğumuz ve dokunulduğumuz zaman kendimizi daha iyi hissederiz. Dokunulmadığımız zaman ise bir çiçek gibi solarız. Aynı zamanda iyi bir ilaçtır dokunmak. Elinde bir raporu tutmaktansa bir eli tutmak, kendisini daha iyi hissettirir insana. Üzgün, öne eğik bir başın tüm istediği kendisine destek olacak bir omuzdur. Birisinin sırtını okşayarak tüm sorunlarından uzaklaşmasına yardımcı olabilirsiniz. Ve asık bir suratı gülümsetmek için yumuşak bir dokunuş yeterli olabilir. Birisine verebileceğiniz en güzel armağan, dokunarak onu yüreklendirmektir. Armağanınızın içten bir dokunuş olarak size geri dönmesi ise size verilebilecek en büyük armağandır.
Steve GOODIER (Joy Along The Way)