17 Şubat Pazartesi Paylaşımı “Çok Fazla Şey Söylesin, Aynı Zamanda Basit Olsun”
Çok Fazla Şey Söylesin, Aynı Zamanda Basit Olsun
Başta Apple logosu olmak üzere pek çok önemli şirketin kurumsal kimliğini tasarlayan efsanevi grafik tasarımcısı Rob Janoff ile ikonikleşen elmanın hikâyesini ve tasarım dünyasını konuştuk.
Rob Janoff, Apple için tasarladığı ikonik logo ile tanınan ama bunun yanında 1976 yılından itibaren Silikon Vadisi şirketleri başta olmak üzere pek çok Fortune 500 şirketine kurumsal kimlik tasarlayan bir tasarımcı. 4-8 Kasım tarihlerinde Zorlu PSM’de, “Geleceği Tasarlamak” mottosuyla gerçekleşen Brand Week kapsamında kendisiyle bir araya geldik.
Öncelikle sizi 1977 yılında tasarlamış olduğunuz, Apple logosu ile tanıyoruz. Logonun hikâyesini anlatabilir misiniz? Yaratıcılığınızın ardındaki itici güç neydi?
Yaratıcılığımın ardındaki güç farklı bir logo yapmak isteğimdi. Norm dışı yani Steve Jobs nasıl ki Apple için çok özel bir bilgisayar üretti, ben de özel bir logo yapmak istedim. Grafik, renkler ve bunun gibi hakkında düşündüğüm her şeyi logoya yansıtmak istedim. Steve de bunu böyle istedi.
Isırılmış bir elma olmasının önemini bize anlatır mısınız?
Logonun hikâyesi şöyle, Apple bir bilgisayar için harika bir isim. Bir meyve ve bu gerçekten alışık olunmayan bir durum. Bir logoya başlamak için harika bir isim ama. Öncelikle diğer elmalardan farklı bir elma yaratmak istedim. Gerçekten özel görünen bir elma logosu yapmak istedim. Şeritleri kullandım ve bu şeritler gerçekten de elmayı çok özel gösterdi. Birçok insan Apple logosunda şeritler olduğunu bilmiyor. Bunu tekrar vurgulamak benim için eğlenceli.
Her şeyden önce diğer elmalardan farklı görünmeliydi. Bir elmadan faydalanmak için ondan bir ısırık alırsın. Bunun yanında içeride ne olduğunu anlamak için de bilgisayardan bir ısırık alırsın gibi düşün. Ve onun da hakkındaki her şey elmadaki gibi çekirdeğinde saklıdır.
Logonun bugün hâlâ önemini koruması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Logo hakkında en sevdiğim şey insanları mutlu etmesi. Ve insanlar onunla yaşamak istiyor. Birçok başka ürün gibi onların hayatının bir parçası hâline geldi. Ve insanların günlük hayatının bir parçası hâline gelmek muhteşem bir şey.
Pek çok önemli markanın kurumsal kimliğinin altında sizin imzanız var. Bir markanın kurumsal kimliğini tasarlarken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?
Markaları ciddi olarak bilmek çok önemli. Marka hakkında söylemek istedikleri, markayı kime göstermek istedikleri, müşteri kesimi gibi şeyleri bilmek önemli. Bu sadece güzel bir resim çıkarmaktan önemli bir şey. Bir anlamının olması gerekiyor. Ben özellikle uzun süreli markalar için çalışmayı seviyorum. Apple’dan da memnunum. Zamanla onu değiştirip geliştirdiler. Ben onu tasarladığımda şeritler eğlenceliydi. Ama şimdi bütün dünyanın kabul edebildiği sofistike bir hâl aldı ve bu onu daha da büyüttü. Önce bir çocuk gibiydi ama şimdi bir yetişkin.
Markaların logolarını geliştirmeden önce herhangi bir bilgilendirme alır mısınız? Müşterilerinizle nasıl çalıştığınızı merak ediyorum. Bu sizin yaratıcılığınızı etkiliyor mu?
Evet, tabii ki alırım, Apple logosu için de aldım. Bu sanırım sana brief almanın önemini kısaca anlatır. Eğer bir bilgilendirme almazsan bunu kendin yapmak zorunda kalırsın. Ürünün ne hakkında olduğunu detaylı olarak bilmek zorundasın. Yani brief almazsan tamamen kendi bilgilendirmen üzerinde çalışabilirsin. Çoğu zaman girişimciler ve şirketler kendileri hakkında düşünür ve ne yapmaları gerektiğini tasarlar. Ve bu bazen logonun ne için olduğunu, kimliklerini unutmalarına sebep olur. Ama sen bunu hatırlamak zorundasındır. Ben genelde basit çalışırım. Basit daha iyidir ve basit hatırlanmak için idealdir. Bu beni nasıl etkiliyor diye sorarsan da onlar bana iyi davrandığında, onların şirketinin bir parçası olabileceğimi hissediyorum. Yani onların markasını bir anlamda kendimle de özdeşleştiriyorum. Onların bir parçası olduğumu hissetmem de önemli.
Çalışma stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Minimal olmayı ve basit davranmayı seviyorum. Birçok şirket çok fantezi yapıyor ve birçok şeyi yan yana koyuyor. Bu karışıklık onları akılda tutmayı zorlaştırıyor. Yani ben genelde önemli olmayan şeyleri, detayları falan atmayı tercih ediyorum, sadeleştirmek için.
Günümüzün logo tasarımlarında trend nedir? Siz nasıl buluyorsunuz?
Fazla, daha fazla, global kimlik çok önemli. Birçok farklı dili içermek zorunda. İyi bir logo bir şeyler yazmadan da insanlara çok fazla şey söylemek zorunda. Güzel bir logonun çok şey söylemesinin markaya şimdi ve uzun yıllar boyunca yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Ayrıca farklı markalar aynı dilde konuşsa da insanlar o dili anlamayabiliyor. Ama grafikerlerin herkesin anlayabildiği uluslararası bir dilleri vardır ve bu bence en önemli şeydir.
Brand Week İstanbul’a katıldınız. Etkinliğin mottosu “designing the future” idi. Motto hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaptığınız konuşmadan biraz bahseder misiniz?
Ne çok ilginç biliyor musun? Katıldığım her konferansın başlığı genelde gelecekle ilgili. Geleceği işaret etmek/markalaştırmak. Grafik dizayn gelecektir. Yani herkes gelecek hakkında düşünüyor ve ben de bununla hemfikirim. Çok az bir zamanım vardı ve nereden geldiğim, şimdi nerede olduğum ve nasıl bunca şeyi yaptığım hakkında konuştum. Steve (Jobs) dünyayı değiştirdi ve benim yaşamım da değişti onunla. Kendi işini her yerde görmek gerçekten çok güzel ve etkileyici bir şey.
Son olarak pazarlama alanında çalışan tasarımcılara iyi bir logo için ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Onlara verebileceğim en önemli tavsiye markanın ne söylemek istediği konusunda gerçekten çok ama çok derin bir şekilde düşünmeliler. Ve onu her dilde anlaşılması için çok basit bir şekilde yapmalılar. Çok basit. Çok fazla şey söylesin ama aynı zamanda basit olsun.
Kaynak: artfulliving, Kültür ve Yaşam