24 Şubat Pazartesi Paylaşımı “Yetişin Çocuklar”
Yetişin Çocuklar
Avusturyalı Mimar Friedensreich Hundertwasser’ın “Tek başına kurulan hayal, rüyadan ibarettir; hep beraber kurulan hayal, hakikatin başlangıcıdır.’’ sözü, Prof. Dr. Selçuk Şirin’in yeni kitabı, “Yetişin Çocuklar”ın misyonunu anlatıyor adeta. Prof. Dr. Şirin, Doğan Kitap’tan çıkan ve kısa sürede ikinci baskısını yapan kitabında okuyucuya, bebeklikten ergenliğe uzanan bir çocuk yetiştirme kılavuzu sunuyor.
Hayatın her alanında ve her düzeyinde ‘’hazır oluş’’ süreçleri önemlidir. Prof.Dr. Selçuk Şirin, yazacak çok bilgisi ve birikimi olduğu hâlde bundan dolayı hayli zaman beklemiş bu kitabı yazmak için.
Yetişin Çocuklar, 5 bölümden oluşuyor: Sırasıyla; Çocuk Yetiştirmenin ABECE’si, Erken Çocukluk Dönemi, Okul Dönemi, Ergenlik Dönemi ve Bu Çocuklar da Bizim. Arsitoteles binlerce yıl öncesinde, “Her türlü kalıcı bilgi, hayretle başlar.’” demiş. Gerçekten doğru, Yetişin Çocuklar kitabındaki her bir bölümü ben de hayretle okudum. Öyle ki, eğitim fakültesindeki derslerimde öğretmen adaylarıyla paylaştığım bir kitap oldu. Bu kitabı, öncelikle öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin okumasını salık veririm. Zamane çocuklarını, zamane gençlerini ve zamane ebeveynlerini anlamaları için. Bununla birlikte, günümüzde sadece ebeveynlik krizi yaşanmıyor. Öğretmenlik krizi de yaşanıyor. İşte bu yüzden öğretmenlerin, değişimi ve dengeyi yönetmekle ilgili mesleki bir misyonları da var.
Umuyorum ki pek çok kişiye ulaşacak bu kitap çünkü insanı şaşırtıyor. Basit ve sade bir dil anlatımı var, somut veriler sunuyor, her paylaşılan bilgi öylesine içselleştirilmiş ve her bilginin kaynağı o kadar eksiksiz gösterilmiş ki güven hissettiriyor. Kitabın bir derdi, bir davası var ve bu durum bilimsel veriler ve hikâyelerle bezenmiş.
İşimizin vaktimizden çok olduğu bu zamanlarda belki de atacağımız ilk küçük adım, Yetişin Çocuklar kitabını okumak olmalı. Neden mi? Benim nazarımda iki ana nedeni var:
Hepimizin önce inanca, ümide, neşeye, hayal kurmaya ve yaşam sevincine ihtiyacı var. Yetişin Çocuklar, bu duygulara temas ediyor. Çocuklara ve gençlere dair birçok kanaldan bilgiye ulaşabiliyoruz artık. Bu, bir o kadar da zihin karışıklığına yol açıyor. Ebeveynlerin soruları ve sorunlarının ise birbirinden farkı yok. Yetişin Çocuklar’da aşağıdaki soruların yanıtlarını bulabilecekler.
Bebeklerle ilk diyalogu nasıl kurmalıyız?
Erken yaşta zihinsel gelişimi desteklemek için ne yapmalıyız?
Disiplin ama nereye kadar?
Çocuklara ikinci dil öğretmenin ideal yaşı nedir?
Tatilde öğrenme kaybı nasıl önlenir?
Çocukları ekran bağımlılığından nasıl koruyabiliriz?
Ergenlerle sağlıklı diyalogun formülü nedir?
Okul tercihinde nelere dikkat etmeli?
Gençleri hangi adımlar zirveye taşır?
Ekran bağımlılığı ile nasıl başa çıkılır?
Ödevler ne işe yarar?
Değişim ve dengeyi yönetmeyi öğrenmek önemli beceriler hâline geldi öğretmenler için.
Benim için kitabın kalbi ‘’Bu Çocuklar da Bizim’’ bölümü oldu. Sadece kendi çocuklarımızı dert etmek yetmiyor!’’ diyor Prof. Dr. Selçuk Şirin. Ve şöyle devam ediyor:
‘’….Önümüzdeki dönemde anne baba olarak ülkede değiştirmekle mükellef olduğumuz, çocuklarımız için atmak zorunda olduğumuz adımları çizeceğim. Çünkü çocukları fanusta yetiştirmiyoruz. Onlar evden dışarı adım attıklarında bizim doğrudan kontrolümüzde olmayan süreçlerin içinde yetişiyorlar. Toplumsal, siyasal, ekonomik bağlam çocuk yetiştirmede aile kadar etkili. Neden kendi çocuklarımız kadar başkalarının çocuklarını da dert etmemiz gerektiğine ısrarla vurgu yapıyorum? Çünkü bizim çocukların geleceği, başka çocukların geleceğinden ayrı düşünülemez. Çocuk gelişimi sadece kendi evinizin içinde başlayıp sizinle çocuğunuz arasındaki ilişkiyle sonuçlanmayacak. Elbette sizin ebeveyn olarak bu süreçte belirleyici bir rolünüz var ama hikâyeyi tek başınıza yazmaya kalkıştığınızda kaş yaparken göz çıkarma olasılığınız çok yüksek. O nedenle sadece kendi çocuğunuzu dert etmekle yetinmeyip başkalarının çocuklarını da dert etmemiz gerekiyor. Çünkü hikâyenin geri kalan kısmını onlar beraber yazacak. Günün sonunda bizim çocuklar evden çıktıktan sonra o çocuklarla birlikte yeni bir hayat kuracaklar. İşte tüm bu nedenlerle elimden geldiğince ‘’başka’’ çocukların dertlerini anlamaya ve anlatmaya, onların dertlerine ortak olmaya çalışıyorum. Çünkü sadece kendi çocuğunuzu yetiştirmekle bitmiyor işimiz. Yaşadığımız toplumu, yaşadığımız dünyayı da dert etmemiz gerekiyor. Öyle olmasa New Yok’ta oturup bu satırları size yazmak için bu kadar uğraşmazdım zaten. Ben de tıpkı sizin gibi kendi çocuklarımızın geleceği için dert ediyorum başka çocukları.
Çocuk ve gençler üzerine kafa yoran herkesin aklında tutması gereken üç rakam:
7,5 milyon ‘‘şiddetli maddi yoksunluk’’yaşayan çocuk (Kaynak:TUİK)
5,3 milyon ‘’ne işte ne okulda’’ olan genç (Kaynak:OECD)
1,6 milyon Suriyeli mülteci çocuk (Kaynak: UNICEF)
Prof. Dr. Selçuk Şirin’in paylaştıklarına ek olarak 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan Genellik ve Eşitlik ile Eğitim Hakkı ilkelerine rağmen ülkemizdeki sayıları yüz binleri geçen, özel eğitim alması gereken çocuklarımızı da dert etmeliyiz. Onlar için de adımlar atılmasının da hem acil hem de önemli bir konu olduğunu düşünüyorum.
Cemrelerin sırayla havaya, suya, toprağa düştüğü günlerdeyiz. “İyi” şeyler konuşmanın, “iyi” şeyler dinlemenin ve özellikle de ‘’iyi’’ şeyler okumanın iyileştiricisi etkisi var. Ruha, akla, kalbe düşecek iyimserliklerin her şeyi iyileştireceğine inanıyorum. Baharın tüm çocuklara, içindeki çocuğu yaşatanlara, bin bir zahmetle çocuklarını büyüten ebeveynlere, amatör bir heyecanla ve profesyonelce mesleğini tutkuyla yapan öğretmenlere, ‘’Yetişin Çocuklar’’ kitabının da iyi gelmesi ümidiyle.
Bu kitap, zamanı, dünyayı, ülkemizi, zamane çocuklarını ve zamane gençlerini anlamak isteyenler için…